ABD Ticaret Temsilciliği’nin 2020 Yılı Special 301 Raporu’nda Yer Alan Tespitler
24.05.2020
ABD, 1989 yılından itibaren her yıl ABD Ticaret Yasası (Trade Act of 1974) kapsamında Special 301 Report (“Rapor”) yayınlamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Temsilciliği (“USTR”) tarafından hazırlanan bu Raporda, ABD ile ticaret yapan ülkelerin fikri ve sınai mülkiyet yasaları ile uygulamaları değerlendirilmektedir. Belirtilen Rapor’un 2020 yılı versiyonu USTR tarafından 1 Nisan 2020 tarihinde yayınlanmıştır[1].
ABD, fikri ve sınai mülkiyet haklarına sağlanan korumanın inovasyon, girişimcilik gibi birçok alan için ve dolayısıyla sürdürülebilir ekonomik büyüme için son derece önemli olduğunu; anılan haklara yeterli koruma sağlanmadığı durumda ABD’nin inovasyon alanında sahip olduğu rekabet avantajlarının zayıfladığını ve keza Amerikalı işletmelerin ve işçilerin zarara uğradığını belirtmektedir. Bu nedenle, beklenen ekonomik başarının sağlanabilmesi için fikri ve sınai mülkiyet alanına ilişkin etkili korumaların, ticaret yapılan yabancı ülkelerde de mevcut olması gerektiği vurgulanmaktadır.
Rapor ile ABD’nin ticaret yaptığı ülkelerdeki fikri ve sınai mülkiyet yasaları ve uygulamaları incelenerek; Amerikalı yatırımcılar, yaratıcılar, üreticiler, markalar ve hizmet sağlayıcılar için yeterli ve etkili koruma sağlayamayan yabancı ülkelerdeki düzenlemeler/uygulamalar ile bunların düzeltilmesi için atılması gereken adımların belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede ABD’nin ticaret yaptığı ülkelerin, mevzuatta ve uygulamalarda yer alan sorunların önem derecesine göre Öncelikli Gözlem Listesi ve Gözlem Listesi olmak üzere sınıflandırıldığı görülmektedir. Rapor’da Gözlem Listesi içerisinde sayılan ülkeler arasında Türkiye’nin de yer aldığı görülmektedir.
Bu çalışma kapsamında; Rapor içerisinde 2020 yılı itibariyle Öncelikli Gözlem Listesi ve Gözlem Listesi’nde sayılan ülkeler belirtilecek, daha sonra Öncelikli Gözlem Listesi içerisinde sayılan ülkeler arasından Çin, Hindistan ve Rusya’ya ilişkin tespitlere yer verilecek ve son bölümde ise Rapor’da yer alan Türkiye’ye ilişkin tespitlere değinilecektir.
Öncelikli Gözlem Listesi (Priority Watch List – “PWL” ) ve Gözlem Listesi (Watch List – “WL” ) İçerisinde Yer Alan Ülkeler
Rapor ile hedeflenen amacın gerçekleştirilebilmesi için ilk olarak ABD’nin ticarette bulunduğu ülkelerde yer alan fikri ve sınai mülkiyete ilişkin korumalar ve uygulamalar detaylı olarak incelenmekte ve içlerinden en külfetli, etkisiz ya da ABD ürünleri üzerinde en olumsuz etkiye sahip yasalara, ilkelere ve uygulamalara sahip olan ülkeler belirlenmektedir. Daha sonra belirlenen bu ülkeler Öncelikli Gözlem Listesi veya Gözlem Listesi’ne alınmaktadır. 2020 yılında yayınlan Rapor’da; ABD’nin (yaklaşık) 100 ticari ortaklarından 33 tanesi anılan listelere alınmıştır;
Öncelikli Gözlem Listesi: Cezayir, Arjantin, Şili, Çin, Hindistan, Endonezya, Rusya, Suudi Arabistan, Ukrayna, Venezüella
Gözlem Listesi: Barbados, Bolivya, Brezilya, Kanada, Kolombiya, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator, Mısır, Guatemala, Kuveyt, Lübnan, Meksika, Pakistan, Paraguay, Peru, Romanya, Tayland, Trinidad & Tobago, Türkiye, Türkmenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Özbekistan, Vietnam
Bir ülkenin yukarıdaki bu listelerden bir tanesinde yer alması, bu ülkenin fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasında, uygulanmasında veya fikri ve sınai mülkiyete bağlı faaliyet gösteren Amerikalı gerçek/tüzel kişilerin pazara girmesini sağlamak konusunda sorunlu mevzuata ve uygulamaya sahip olduğunu göstermektedir.
Rapor içinde sorunlu hususlar ülke bazında detaylı olarak incelenmiştir. Bu kapsamda ABD, belirtilen sorunlara ilişkin ülkelerin gerekli adımları atmasını beklemekte; aksi takdirde ABD Ticaret Yasası’nın 301. Bölümü uyarınca veya Dünya Ticaret Örgütü ya da diğer ikili ticari sözleşmeler uyarınca öngörülen uyuşmazlık çözüm yollarına başvurulacağını belirtmektedir.
Öncelikli Gözlem Listesi’nde Yer Alan Ülkelerden Çin, Hindistan ve Rusya’ya İlişkin Tespitler
Yukarıdaki başlıklar altında da belirtildiği üzere; Rapor’da, Öncelikli Gözlem Listesi ve Gözlem Listesi’nde yer alan toplam 33 ülkedeki fikri ve sınai mülkiyetin korunmasına ilişkin düzenlemelerin ve bunlara ilişkin uygulamaların ABD açısından yetersiz ve etkisiz kaldığı yönlerine yer verilmiştir.
Bu başlık altında Öncelikli Gözlem Listesi’nde yer alan ülkeler arasında olan Çin, Rusya ve Hindistan’a ilişkin yer verilen tespitlere kısaca değinilecektir.
Çin
1989 yılında yayınlanan ilk rapordan beri Öncelikli Gözlem Listesi’nde yer alan Çin, 2020 yılında da Öncelikli Gözlem Listesi’nde yer almaktadır.
Raporda, Çin’in fikri ve sınai mülkiyet mevzuatına ve uygulamalarına ilişkin detaylı inceleme yer almakla birlikte Çin’in Öncelikli Gözlem Listesi’nde kalmasının başlıca nedenleri; kişileri teknoloji transferine zorlayan bir sistemin mevcut olması ve ticari sır hırsızlığı, yüksek miktarda taklit ürün üretimi ve bunların ihracatı gibi (bunlarla sınırlı olmaksızın) fikri ve sınai mülkiyet hak ihlalleri karşısında mevcut koruma yollarının etkisiz kalması olarak sıralanabilir.
Raporda, teknoloji transferine yönelik baskı yaratan uygulamalar ile fikri ve sınai mülkiyet alanına ilişkin yasalardaki boşlukların ve keza mevcut olan koruma yollarının etkin şekilde uygulanmamasının; fikri ve sınai mülkiyete bağlı faaliyet gösteren ABD’li gerçek ve tüzel kişileri büyük zarara uğrattığı belirtilmektedir.
Ayrıca, bu noktada belirtmek gerekir ki; ABD 2018 yılında, ayrımcı lisans uygulamaları nedeniyle Çin aleyhine DTÖ’nün uyuşmazlık çözüm yoluna başvurmuş ve bu doğrultuda Çin, Mart 2019’da ABD için sorun teşkil eden uygulamalarını revize etmişti. USTR, bu kapsamda yapılan değişikliklerin ve uygulamaların halen denetim altında olduğunu da raporda ifade etmiştir.
Çin’in attığı önemli adımlardan bir başkasının ise Ocak 2020’de imzalanan ABD-Çin Ekonomik Ticaret (Birinci Aşama) Anlaşması olduğu belirtilmektedir. Anlaşma uyarınca Çin’in; teknoloji transferine zorlayan (resmi olmayan) uygulamalara son vermesi; ticari sır, patent, ilaç, marka, coğrafi işaretler dâhil olmak üzere fikri ve sınai mülkiyete ilişkin yasal ve düzenleyici rejimleri gözden geçirmesi ve daha iyi koruma sağlanabilmesi için gerekli değişikleri yapması gerekmektedir. Keza, hak ihlallerine karşı caydırıcı cezalar getirilmesi ve yargı makamlarınca verilen kararların etkin bir şekilde icra edilmesi için yargıya ilişkin değişiklerinin de yapılması gerekmektedir. Anlaşma’nın getirdiği gerekliliklerden bir başkası ise taklit ve korsan ürünlere ilişkin hukuki, idari ve cezai yolların geliştirilmesidir.
Aynı şekilde, Çin’in şeffaf bir yargısal sürece sahip olmadığı, verilen kararların bazılarının yayınlanıp bazılarının yayınlanmadığı, kararlara ilişkin üst mahkemeye başvuru sürecinde birçok engel ile karşılaşıldığı ve bu durumun temyiz yolunu güçleştirdiği belirtilmektedir. İcra edilen kararların sonuçları hakkında hak sahipleri bilgilendirilmediğinden kararların yerine getirilip getirilmediği ya da etkinliği takip edilememesi bu yöndeki değerlendirmelerin nedenlerinden biridir. Keza, cezai sorumluluğun doğması için aranan şartların ağır olması, ağır ispat vasıtalarının aranması, ihtiyati tedbirlerin yeteri kadar mevcut olmaması gibi hususların da Çin’in yargı sisteminin etkisiz kalmasına neden olduğu düşünülmektedir.
Bu çerçevede, Anlaşma uyarınca Çin’in yükümlülüklerinden bir tanesi de fikri ve sınai mülkiyet hırsızlığına karşı hapis cezaları ile para cezalarının alt ve üst sınırlarını arttırmak gibi caydırıcı hukuki ve cezai yaptırımlar getirmektir.
Yukarıda açıklanan hususlar dışında da birçok konuda değerlendirmeler ve Çin’in atması gereken adımlar belirlenmiş olup, bu nedenlerden dolayı Çin 2020 yılında da Öncelikli Gözlem Listesi’nde yer almaya devam etmektedir.
Hindistan
Hindistan’ın fikri ve sınai mülkiyetin korunması konusundaki gelişimi tutarsız bir seyre sahip olduğundan 2020 yılında da Öncelikli Gözlem Listesi’ne alınmıştır. Her ne kadar çevrimiçi alana (korsan içerikler) ilişkin denetimler ve uygulamalarda gelişme gösterilmişse de, girişimcilere sağlanan menfaatler ve korumaların yetersiz kaldığı ve dolayısıyla kişilerin emeklerinin karşılığını alamadıkları ifade edilmiştir.
Zorunlu lisans uygulamaları ve patentlerin iptal edilebilirliğinin yarattığı tehditler ile patentlenebilirlik kriterlerinin son derece sınırlı olmasının, şirketleri büyük yük altına soktuğu belirtilmektedir. Ayrıca patent başvurularının onaylanmasının uzun sürmesi de raporda belirtilen temel sorunlardan bir tanesidir.
Test aşamasındaki ürünlere ait test sonuçlarının ve verilerinin ifşa edilmesine veya haksız ticari kullanımlarına karşı etkili önemlerin olmamasının ilaç ve kimya sektörü için büyük bir sorun olduğu ifade edilmiştir.
Diğer yandan, Hindistan’ın taklit/korsan ürün üretiminde ilk 5 ülke arasında olduğu ve buna ilişkin alınan önemlerin yetersiz kaldığı düşünülmektedir. Her ne kadar Hindistan’ın korsan içerik barındıran çevrimiçi platformlara karşı çeşitli önemler aldığı belirtilmişse de; mahkemelerin ve polislerin fikri ve sınai mülkiyete ilişkin korumaları etkili şekilde uygulamadığı, taklit/korsan ürünlere ilişkin soruşturma/araştırma tekniklerinin iyi bilinmediği, korumaların uygulanması/denetlenmesi için merkezi bir kuruluşun olmadığı ve dolayısıyla mevcut önlemlerin yetersiz kaldığı belirtilmektedir.
Raporda, ABD’nin fikri ve sınai mülkiyete ilişkin hususlarda “ABD-Hindistan Ticaret Politikası Forumu Fikri Mülkiyet Çalışma Grubu” aracılığıyla Hindistan ile iletişim halinde olacağı ve Hindistan’ın gözlem altında kalmaya devam edeceği belirtilmiştir.
Rusya
Rusya, telif hakkı ihlallerinin ve marka taklitçiliğinin yaygın olması ve toplu hak takibi yapan kuruluşların şeffaf olmayan prosedürler izlemesi nedeniyle 2020 yılında da Öncelikli Gözlem Listesi’nde yer almaya devam etmektedir.
USTR, Rusya’da güçlü fikri ve sınai mülkiyet haklarının mevcut olmamasının başlıca bir problem olduğunu belirtmektedir. Ayrıca hakların ihlal edilmesi halinde başvurulacak yasal yolların da hak sahipleri açısından son derece meşakkatli olduğu ifade edilmektedir. Örneğin, hak sahibinin mahkemeye başvurmadan önce, mahkemeye başvuracağını 1 ay önceden karşı tarafa bildirmesi zorunluluğu, bu sürenin kişilerin malları yok ederek sorumluluktan kurtulmasına neden olması sebebiyle eleştirilmiştir. Keza, yabancı hak sahiplerinin mahkemeye başvurabilmesi için ağır evrak yükü altında oldukları ve bu durumun kişilerin hukuki yollara başvurmasını güçleştirdiği belirtilmiştir.
Raporda belirtilen sorunlardan diğer bir tanesi de çevrimiçi platformlardaki korsan içeriklerdir. Korsan içeriklerin sayıca fazla olmasının gerek Rusya’daki gerekse başka ülkelerdeki yasal içeriklerin yer aldığı pazarlara zarar verdiği ifade edilmiştir. Korsan ile mücadele kapsamında yürürlüğe giren yasaların ümit vadettiği belirtilmiş ise de, hala birçok korsan internet sitesinin varlığı ABD açısından sorun teşkil etmektedir.
Diğer yandan, toplu hak takibi yapan kuruluşların telif bedellerinin toplanmasında izledikleri usulün şeffaf olmadığı ve uluslararası standartlara uymadığı tespit edilmiştir. Anılan kuruluşların, hak sahiplerine telif gelirleriyle ilgili detaylı rapor vermedikleri, hak sahiplerinin ne kadar telif bedeli toplandığı ve ne kadarının dağıtıldığını bilmedikleri belirtilmiştir. ABD, Rusya’nın bu uygulamaları uluslararası standartlara uyumlu olacak şekilde değiştirmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Ayrıca, Rusya’nın Çin’de üretilen taklit ürünlere ilişkin iyi bir pazar olması da eleştirilmektedir.
Sonuç olarak ABD, Rusya’nın başta taklit ürün satımı ve korsan içerik üretimleri olmak üzere fikri ve sınai mülkiyet hak ihlallerini engellemek için gerekli önemleri alması gerektiğini belirtmektedir.
Türkiye’ye İlişkin Tespitler
Raporda Türkiye’ye yönelik olarak; taklit ürünlerin ithalatı ve ihracatına ilişkin cezai yaptırımlar getiren Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girmesi, gümrüklerde yetkililerin sahte olduğu belirtilen ürünleri yok etme yetkisinin olması, fikri haklara ilişkin daha kapsamlı düzenlemeler barındıracak olan kanun çalışmalarının yürütülmesi gibi birçok gelişmenin olduğu fakat bunların hala fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması konusundaki genel endişeleri gidermediği ve dolayısıyla Türkiye’nin Gözlem Listesi’nde kalmaya devam ettiği belirtilmiştir.
2020 yılında yayınlanan Raporda; 2018-2019 yıllarına ait raporlarda yer alan değerlendirmelerin tekrar edildiği görülmektedir.
Türkiye’nin Gözlem Listesi’nde olmasının nedenlerinden bir tanesi; geri ödeme listesi kapsamına alınacak ilaçların yerel olarak üretilmesini zorunlu kılan düzenlemelerin kabul edilmesi olduğu görülmektedir. Anılan yöndeki eleştiriler önceki raporlarda da yer almakta ve Türkiye’nin Gözlem Listesi’nde yer almasının başlıca sebeplerinden biri olarak gösterilmekteydi. Aynı şekilde, ABD’li şirketlerin, önceki yıllarda olduğu gibi, 2020 yılında da; ilaçların ve sağlık gereçlerinin ulusal fiyatlandırılmasına ve geri ödemenin koşullarına ilişkin prosedürlerin yeterince şeffaf olmadığını ve adil yürütülmediğini düşündükleri anlaşılmaktadır.
Zorunlu lisansa ilişkin düzenlemeler; geniş yorum yapılmasına olanak sağlayacak şekilde düzenlendiği ve bunun da zorunlu lisans verilecek hallerin gereğinden fazla genişlemesine neden olabileceği gerekçesiyle tekrardan eleştirilmiştir.
Diğer yandan, Türkiye’nin; test aşamasındaki ilaçlara ilişkin test sonuçlarının ve verilerinin haksız ticari kullanımını ve ifşasını engellemek için gerekli önemleri halen almadığı düşünülmektedir. Keza, ilaçlara ilişkin patent başvurularının onaylanmasının uzun sürdüğü fakat idari ve mevzuattan kaynaklanan bu gecikmelerin giderilmesi için herhangi bir adım atılmadığı ifade edilmektedir.
Ek olarak, Türkiye’nin WIPO İnternet Sözleşmesi’nde yer alan yükümlülüklerini yerine getirmesi ve çevrimiçi korsan içeriklerle mücadele için etkili bir mekanizma oluşturması gerektiği 2020 tarihli Raporda tekrardan vurgulanmaktadır. Ayrıca, bazı devlet kurumlarının dahi yazılımları lisanssız kullandığı ve kaçak uydu yayını yapan kişilerin arttığı bir kez daha tespit edilmiştir.
Rusya’da olduğu gibi Türkiye’deki meslek birliklerinin de daha adil, şeffaf ve ayrımcı olmayan prosedürler belirlemesi gerektiğinin de altı çizilmiştir.
Türkiye’nin sahte/taklit ürünlerin ticaretinde önemli bir aktarma noktası olduğu ve keza taklit ürünlerin sayısının çok olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca Emniyet Kuvvetlerine marka haklarının ihlali halinde re’sen hareket etme yetkisi verilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Raporda, bu konulara ilişkin Türkiye ile iletişim halinde olunacağı ifade edilmiştir.
[1] https://ustr.gov/sites/default/files/2020_Special_301_Report.pdf